Anlatılanların önemi yok hepsi boktandır.

Merhabalar efendim.Adım Durkadın.Adımı babam koymuş.Yaşımı söylemek zorunda olmadığım söylendi.Adana'da yaşıyorum,buralarda bana ''fallik,gavurun kızı,köyümüzün takma isminden dolayı da murtçu'' derler.Hayır,bu isimler hoşuma gitmiyor.
Doğduğum gün popoma vurulmasıyla birlikte hep dayakla büyümüşüm aslında ama ben bunu hep normal sandığım için küçükken kuzenlerim ile ''eheheh dayak yemedin mi hiç salak'' gibi şekillerde dalga geçerdim,bu özgüvenin nerden geldiği hakkında bir fikrim yok.Kendimi bildim bileli yasaklanan şeyleri yapmayı severim efendim.''Dışarı çıkmak yasak'',''erkek arkadaş yok'',''kız arkadaşlar seni yoldan çıkarır'' cümlelerini ve benzerlerini ömrüm boyunca duydum.Aslına bakarsanız belli bir yaşa kadar dostlarım 10 tane tavuk,2 inek,1 köpek ve işemik kardeşim Bahtiyar'dı.Bahtiyar kim mi ? Açıkçası ben de onu pek tanımam,kendimizi hiç tanıtmadık birbirimize,yani bilmiyorum ama tanışma anımızı anlatabilirim..

Bahtiyar'la ilk tanışmamız bizim ahırda olmuştu.Her zamanki gibi ineklerle oynamak için ahıra indiğimde,çişimin geldiğini farkettim ve her zamanki köşeme gidip işemeye başladım.Her zamankinden çok geldiğini ben de farketmiştim ama işemeye devam ediyordum ve samanların arkasından bir çocuk fırladı :

-ben daha çok işerim kii
-işesene bi ama ineğe dikkat et ipi pırtmasın süser seni sonra.
-bişey olmaz ben inekten korkmamkine
-''buraya işe işemik kardeş olalım..''
..sanırım bu oğlanın çok hoşuna gitmişti ve o günden sonra gizli gizli oyun oynadık hep,adını sonradan annesi seslendiğinde öğrenmiştim,her neyse..

İlk defa bir arkadaşım oluyor , erkek oluyor...Bunlar da bana yeni kapılar açabilirdi tabi.Dayak yasak vb..Neyse ki bizimkiler hayvanları çok sevdiğimi bildiklerinden dolayı sürekli ahırda olmama alışıklardı.Hatta tarlaya sulama yapmaya,ekip biçmeye gittikleri zaman Bahtiyar'ı eve aldığım da olurdu.Televizyonumuz onun dikkatini çekerdi.Ben daha önce hiç izlemediğim için sadece oyuncak bebeklerimle oynardım,oynamayı teklif ettiğimde Bahtiyar :

-kızlar bebek oynar salak

dediğinde sanırım ilk ortak olmayan noktamız ortaya çıkmıştı.Sonra televizyon izlemeyi teklif etti,o açmayı biliyordu,dizilerin isimlerini biliyordu.O günden sonra her buluşmamızda televizyon izledik beraber.Televizyon izlerken durup durup aklımıza geleni sorardık birbirimize.Buna dair bir anım da var tabi,buna özgürlüğe ilk adım diyorum.Bahtiyar'la oturuyoruz ve bir anda bana dönüp :

-benim pipim var senin neyin var ?
-benim de momişim var annem söyledi hani seninki
-(pilupp)bak
-ben açmam ama bana ne
-niye ki abim bana anlatıyo heep,şehirde Gizem abla varmış sevişmişler hattaa
-o ne demek
-bilmiyo musun sevişmeyi eheheh
-yook annem öğretmedi,momişimi açmaksa açmam bana ne
-barbi bebek oynarsak açacak mısın peki
-ya hayırrr bana ne.
-sevişmenin ne demek olduğunu söylicem sana açarsan
-ama hemen kapatırım(şırnfsladfnsl) bak hadi kapatacam
-tamam tamam kapat
-ne demek sevişmek ?
-biz senle seviştik şimdii..

..dediği andan itibaren kendimi daha başka hissetmeye başladım,annemin bana ilk bebek alışındaki heyecandan da öteydi bu.Sanırım Bahtiyar benden büyüktü,boyu uzundu benden,benden daha çok şey biliyordu.Bahtiyar evine giderken televizyonu kapatmayı unuttu o gün.O akşam babam eve başka birinin geldiğini anladı,köyde televizyonu olan iki aile vardı sadece biz ve Bahtiyar'ın ailesi.
O günden sonra yıllarım Bahtiyar olmadan geçti.Şehre taşınmıştık.Çocukluk aşkıydı sanırım ama hiç bir zaman işemik kardeşime aşık olacağım aklımdan geçmemiştir.İlk okula başladım.7. sınıfa geçmemle birlikte bazı şeyler tanımaya,anlam aramaya,bazı isteklerim olmaya başladı.Herkesin sevgilisi vardı falan böyle..
Bahtiyar'ı unutmamıştım ama onun beni unuttuğundan emindim hep.Bazen oturup düşünürdüm bunlar neden bu kadar basit diye,bir erkek bir kızı seviyorsa hemen dalga geçerlerdi ya da kız küserdi erkek onu sevdiği için.(!)
Yaptıkları saçmalıktan ibaretti,çok şimarıklardı.Yine bir gün düşünmek için okulun yanındaki parka gittim her zamanki gibi.Kahretsin ki saat geç olmuş ben farketmeden.Bu duygusallığın üstüne okkalı bir dayak yedim.Hiç çekemezdim halbuki,zaten parkta ağlamıştım,yalnız hissediyordum kendimi..
O günden sonra dayağın normal bir şey olmadığını öğrendim,küçükken de çok dayak yemiştim ama ufak tokatlardı hep,altıma işedim diye,ne bileyim ağlarsam susturmak için(!) falan.. Fakat o gece hayatımın dayağıydı,okula başlayana kadar hiç arkadaşım olmaması babamı tedirgin etmişti sanırım,gecikmemin sebebini arkadaşlarımla ''erkek arkadaşımla'' buluşmam olduğunu sanmıştır büyük ihtimal.Tabi küçükken Bahtiyar benim ilk aykırılığım olunca tedirgin oldu adam.Öyle bile olsa buna gerek yoktu,dayak,zorlama,yasaklar beni bunaltmaya başlamıştı.

yalan mekanizmam çalışmaya başladı


daha önce hiç yalan söylemediğimden dolayı ailemin aklına bile gelmezdi yalan söyleyebileceğim.Korkmayın madde bağımlısı olmadım,kötü işler peşine düşmedim.Üç beş kız arkadaşımı kafaya almak amaçlı her hafta muhabbet yapar oldum.(Pilavsız)Arada bir de kitap almaya gider , kitapları onlara verirdim evlerinde saklamaları için.Evet bizimkiler okuduğum kitapların içeriklerini de sevmezlerdi,o da yasaktı.Bu beni engelleyemedi.Liseye geçtikten sonra bütün taşların asıl bu dönemde yerine oturmaya başladığını fark ettim.Bir çok toplulukta yer almaya başladım,benim gibi düşünen benden kötüsünü ya da benle eşdeğer şeyler yaşamış insanlar,acısıyla tatlısıyla oradalardı,herkesin düşüncesi aynıydı sadece dile getirme yöntemleri farklıydı,herkes farklı cümlelerle birbirine kendini anlatıyor,hayatı eleştiriyordu.Bu çok hoşuma gidiyordu,kendimi hiçte yalnız hissetmiyordum.
Müzikle uğraşan bir çok insan,değerli müzisyenler tanıdım ve bir gün geyik olsun diye müzik kulağım olup olmadığına bakacaklarını söylediler.Hiç bir şey bilmediğim için verdim sesleri,şarkı söyledim ettim.Sonunda şaşırdılar ve şaşkınlıkları benim şaşırmama yol açtı.Oldu bir şeyler ve  beni çello ile tanıştırdılar.Kısa bir temel eğitim ve kendi çalışmamla bir yerlere geldim.Hatta bu işten para kazanmaya başladım.
Bir yandan evde her gün dayak her gün kavga devam ediyordu.Lise sonda bir çocukla takılmaya başlamıştım,yan flüt çalıyordu.Beraber eşlik de yapıyorduk falan..O da hayatıma girer girmez daha da cozutmaya başlamıştım.Geç saatlerde sahne aldığımız için evde tantana eksik olmuyordu ta ki bekar evi denilen eve çıkana kadar.Havalarda uçuyordum aslında,her istediğim yavaş yavaş oluyordu.'' Flütçü Çocuk'la Bekar Evi'' kulağa çok hoş geliyordu ve gerçek oldu. Karı koca gibi fakat özgürce takıldık işte..Dayaksız yıllar geçirmek mutluluk vericiydi,bu konuda benimle aynı anıları paylaşan küçük kızlar da tanıdım,anne derlerdi bana..Ha Bahtiyar'a mı ne oldu ? Çellomun adını Bahtiyar koydum,kalbimde yaşıyor.

-Bu ne la ? dediğinizi duyar gibiyim. Amacıma ulaşmışım demektir. Sevgiler..

13/12/11 İmza: Durkadın