Uçan Pembe Domuz
Siyaha doğru ilerliyordu.Onu o yapan renkler onu bir anda kapı dışarı etmişti.Aslında o kendi resmini arıyordu,kendi hayatını..Bulabilseydi ancak tamamlanabilecekti.Fakat ulaşamadı.Siyahın karanlığında sıkışıp kalmıştı.Artık ona hangi renk gelse sadece bulanıyor,koyulaşıyordu.Siyahın derinliğinde bir yerlerde pısmış bekliyordu.Hiç bir renk ona yaklaşmıyor,beraber bulanmak istemiyorlardı.Öyle bir renk gerekiyordu ki,ona yaklaştığında uyum içinde olacak,hiç bulanmayacaklardı.Zamanın ötesinde boğulup giderken bir anda biri ona selam verdi.Bu beyazdı.Ona kapıyı açtı,içeri davet etti.İçerisi beyazın endamıyla aydınlanmıştı,hiç bulanıklık yoktu artık.Kendini ve onu görebiliyordu.Beyaz onu tutup dışarıya çıkardı.Burası çok güzeldi.Hiç görülmemiş renklerden bir senfoniydi burası..Sadece renklerin melodileri ve melankolisi hakimdi.Ona geriye yaslanmasını söyledi beyaz..Bu hiç bitmeyen senfoniden istediğini düşündü bir anda..Beyazla birlikte kendi senfonisini yaratmak istedi.Renkler aşk halini almaya başlamıştı..O da bu anın romantizminden faydalanarak beyaza sarıldı.Birlikte bir resim çizmeye karar verdiler.Bütün renklerin de bundan haberi olmuştu.Olağanüstü olması gerekiyordu..Verdikleri parlaklıkta yürüyecek,gölgelerde sevişeceklerdi.Kıvrımlar onların eğlenceli kocaman parkları olacaktı.Mavilikte dalgalanacak,yine mavilikte uçacaklardı.Yeşilden yapraklar hiç durmadan dans edeceklerdi.Kırmızının edasında oluşan zıp zıp tavşan daima mutluluk ezgileri söyleyerek ordan oraya koşacaktı.Sayısız darbeden yıldızlar onların akşamı olacaktı.Mor her tarafı çiçeklere bürüyecekti.Eflatun etrafı romantik kılan küçük çiğ damlaları olacaktı.Siyah her zaman mabedlerini temsil edecekti.O,bu hayaller arasında yavaş yavaş rengini almaya başladı.O artık pembeydi.Beyaz yanına yaklaştı.Ona bütün saflığını,temizliğini verdi, onunla tüm gücünü paylaştı...ve resmi yapmaya başladılar..